1883 yılında Erzurum’da Çortan Mahallesi’nde doğmuştur. 1900 tarihinde girdiği Harp Okulundan 1902’de Piyade Teğmeni olarak mezun olmuş ve 4. Ordu emrine atanmıştır. Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurucularındandır. 3 Kasım 1962 tarihinde vefat eden Yurdalan’ın kabri, vasiyetnamesindeki isteği üzerine Erzurum şehir mezarlığına nakledilmiştir.
1882’de İstanbul’da doğmuştur. Kazım Karabekir, Mehmed Emin Paşa’nın oğludur. 1905’te Erkan-ı Harbiye Mektebi’ni bitirerek “yüzbaşı” rütbesiyle orduya katıldı. II. Meşrutiyet’ten sonra Edirne’de II. Ordu 3. tümen “kurmaylığına” atandı. 31 Mart 1909 ayaklanmasında Hareket Ordusu’nda görev aldı. 14 Nisan 1912’de Binbaşılığa yükseldi. Balkan Savaşı’nda Trakya Sınır Komiseri olarak görev yaptı. 1914’te Yarbay rütbesiyle Birinci Kuvve-i Seferiye
Kara Fatma (Fatma Seher Erden); 1888’de Erzurum’da doğdu. Subay Dervişlerden Ahmet Bey ile evlendikten sonra Balkan Savaşı’na katıldı, askerlik hayatını eşi ile birlikte paylaştı. I. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde kendi ailesinden dokuz, on kadınla birlikte savaştı. Eşi Binbaşı Ahmet Bey’in Sarıkamış’ta şehit olduğu haberini aldıktan sonra memleketi Erzurum’a döndü. 1919’daki kongre günlerinde, Mustafa Kemal’le bizzat
İlhami Çiçek, 1954 yılında Erzurum’un Oltu ilçe- sinde dünyaya gelmiştir. Doğuda ince bir damar halinde canlılığını sürdüren âşıklık geleneği onun tek ilgi ve iletişim alanı olmuştur. Zaman zaman âşıkların toplantılarına katılmış onları büyük bir hayranlık ve dikkatle dinlemiştir. Şiire ilgisi de böyle başlamıştır. Ortaokul ikinci sınıfta Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Çoban Çeşmesi” şiiriyle katıldığı ‘Şiir Okuma
Söz yazarı, bestekar kemani Haydar Telhüner 1911 yılında Erzurum’un Muratpaşa mahallesinde dünyaya gelmiştir. Annesi Cemile Hanım, Babası Yüzbaşı Derviş Efendi’dir. 8-10 yaşlarında mey, davul, tef çalarak müziğe başlamış, sonradan ud ve bir tür mey’e yönelmiş ve nihayet kemandan etkilenerek keman çalmaya başlamıştır. Telhüner, sanat hayatında ileri adımlar atmak adına 1938 yılında İstanbul’a yerleşmiştir. Bu yıllarda
1937’de Oltu’nun İnci köyünde doğmuştur. Dayısından Kuran-ı Kerim öğrenip hafızlığa başlayan Hasan Çelebi 1954’te İstanbul’a giderek Üç baş Medresesi’ne yerleşmiştir. 15 Mayıs 1956’dan itibaren Mihrimah Sultan Camii’nde müezzin olarak başladığı görevine ilerleyen tarihler içinde başka camilerde imam olarak devam etmiş 1964’ten itibaren hattat Halim Özyazıcı, Hamit Aytaç ve Kemal Batanay’dan hat meşk etmiş ve 1975’te
Asıl adı Hasan bin Yesar’dır. Künyesi Ebu Muhammed veya Ebu Said’dir. Aile kökleri aslen Irak’ın Basra kentindendir. Hz. Ömer’in halifeliği sırasında 641 (H.21) senesinde Medine’de dünyaya gelmiştir. Doğduğunda adet üzere adı konulması için Hz. Ömer’e götürülmüş, Hz. Ömer onun güzel yüzünü görünce; “Adı Hasan (güzel) olsun” buyurmuştur. Arapçayı en iyi şekilde öğrenmiş, çocuk yaşta Kur’an-ı
1951 yılında Erzurum’da doğdu. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversite eğitimini burada tamamladı. İlk yağlıboya tablosu olan Erzurum’da Kışı 13 yaşında yaptı. Ortaokul sıralarında ressam Fuat İğdebeli ile tanışmıştır. 70’li yıllarda Erzurumlu mütefekkir Ali Karavcı’nın öğrencisi olan Haluk Güçlü, aynı zamanda Doğu Ekspres gazetesinin günlük klişelerini çizmiştir. Kırmızı Çeşme, Leman, Çaykara, Emirgan’da Bir Köşe, Karadeniz Çay
Erzurum türkülerinin en önemli kaynak kişisi olan Hafız Faruk Kaleli 1896 yılında Erzurum’un Hasankale, şimdiki adıyla Pasinler ilçesinde dünyaya gelmiştir. 19 yaşında iken Çanakkale Savaşlarına katılan Hafız Faruk Kaleli savaş sonrası Rus işgali altındaki Erzurum’a dönerek Hasan Basri İlkokulu’nda öğretmenlik görevine başlamıştır. Öğretmenliğin yanı sıra o yıllarda Lala Paşa Cami İmamı, bestekâr Kitapçızâde Hafız Hamit
Derviş Hacı İbrahim Ağa 17. yüzyıl sonu 18.yüzyıl başlarında hayat sürmüş Erzurum’un yetiştirdiği, sanatkar ve kundura işleriyle uğraşan bir tüccardır. Ömrünü Allah’ın rızasını kazanmaya adamış bu müstesna şahsiyet sahip olduğu dünyalıkların tamamını bağışlamış, hayır sahibi oluşuyla gönüllerde taht kurmuştur. 1736 yılında vefat etmiştir.